Öğretmenler olmadan siz bir hiçsiniz

Doç. Dr. Bayram ÖZER

Öğretmenleri sınava almak kimin haddine!
Öğretmenler değerlendirilebilir mi?
Evet öğretmenler denetlenmeli ve değerlendirilmeli.
Ancak bu doğru yöntemler ve adil bir şekilde yapılmalı ve yapılabilir.
Ayrıca sadece öğretmenler değerlendirilmemeli. Değerlendirmeye üniversitedeki öğretmenlerden yani akademisyenlerden başlanmalı, yalnız bu değerlendirme özellikle öğreticilik yani öğretmenlik yeterlikleri konusunda olmalı.
Ve bunu öğrencileri yapmalı.

Yanlış da yapılsa, haksız da olsa, öğrenciler sevmediği öğretmenlere kötü, sevdiği öğretmenlere iyi puan da verse, birileri akademisyenleri değerlendirmeli, Aynı şekilde öğretmenleri de değerlendirmeli.

Çünkü dünyada hiç bir meslek yaptığı işle ilgili dönüt almadan başarılı olamaz diyor işten anlayanlar.
Hele ki öğretmenler hiç başarılı olamaz.
Bunu hangi öğretmenle konuşursan konuş hepsi hak verir.

Ancak tamam işte tam da bunu kastediyoruz. Öğretmenler için bir dönüt mekanizması oluşturalım, Performanslarını değerlendirelim dediğinizde işte orada dur diyorlar.

Çünkü bu değerlendirmeyi kim ve nasıl yapacak:

– Müdürler yapsın. Olmaz onlara güvenmiyoruz.
– Veliler yapsın. Olmaz onlar bu işten anlamaz, hem bizi nereden tanıyacaklar.
– Öğrenciler yapsın. Olmaz öğrenciler taraflı davranır. Hem de not için yaparlar
– O zaman öğretmenler birbirini değerlendirsin. Oda olmaz. Çünkü her öğretmenle anlaşamıyoruz. Sevenimiz var, sevmeyenimiz var.

Eee
Sonuç
Ne yapalım o zaman.
Bırakalım herkes istediği gibi yapsın.
Hatta ister yapsın ister yapmasın.
Sınıfa girdikten sonra hiç kimse öğretmene karışamaz.
Öğretmen bildiğini en iyi şekilde yapar.
Öğretmene güvenmek zorundayız.
İyi de öğretmenler hiç kimseye güvenmiyor.

Hatta diğer öğretmenlere bile güvenmiyor.
Buraya kadar olan kısım öğretmenlerin performans değerlendirmesi içindi. Ama bu yazıyı öğretmenlerin performanslarını değerlendirmek için başlatılan süreçte yazmıştım. O zaman öğretmenler olaya karşı çıkmışlar ve işi bayağı ısrarla takip ederek iptal ettirmişlerdi uygulamayı.
Şimdi benzer bir süreç yaşıyoruz
Bu sefer konu öğretmenlik meslek kanunuyla beraber uygulanmaya başlanan öğretmenlik kariyer basamakları.
Konuyu açıklamak için önce bazı bilgiler paylaşacağım.
Dünyada farklı ülkelere bakıldığında eğitim işini iyi yapan belli ülkeler var. Ancak bunların içerisinden sağlıklı ve doğru verilere ulaşabildiğimiz ve özellikle eğitimde mevzuatlarımızın çoğunluğunu onlara göre düzenlediğimiz AB ülkeleri bizim için eğitim konusundaki uygulamaları ve özellikle öğretmenlik mesleği konusundaki pratikleri açısından önemli. Çünkü öğretmenler ve öğretmenlik mesleği ile ilgili Millî Eğitim Bakanlığı uzun süredir konuşulan ve tartışılan öğretmenlik kariyer basamaklarını da içeren öğretmenlik meslek kanununu çıkardı ve uygulanmasına başlandı.
Ancak daha önce öğretmenlerin performanslarının değerlendirilmesi ile ilgili uygulamada olduğu gibi, yapılan işin gerekliliği ve faydası yerine işin yapılma yöntemiyle ilgili eksik ve yanlışlardan dolayı son günlerde sosyal medyada öğretmenlerin başlattığı bir kampanyaya şahit oluyoruz. Sendikalar da buna destek veriyor.
Öğretmenler “öğretmenler itibar istiyor kariyer değil” “öğretmenlik zaten uzmanlık mesleğidir, sınavlar iptal” gibi sloganlarla uzman öğretmenlik sınavlarının yapılmaması gerektiğini söylüyor ve paylaşıyorlar. Bunu da yaygınlaştırarak daha fazla destek bulmaya çalışıyorlar. Muhtemelen de bu gidişle sınavı iptal ettirecekler.
Ancak asıl sorun bu bakış açısında tam olarak.
Çünkü ülkemizde öğretmenler her şeyin en iyisini istiyorlar ama bunun için hiçbir şey yapmak istemiyorlar.
Ya da hiçbir hesap sorulmamasını istiyorlar.
Özellikle herhangi bir konuda değerlendirilmeye çok karşılar.
Yukarıda ifade ettiğim gibi daha önce performans değerlendirmede de aynısı olmuştu. Öğretmenler “bizi kim değerlendirecek”, “diğer kamu personelini değerlendiren mi var”, “bizi değerlendirenlere güvenmiyoruz” gibi gerekçelerle çok gerekli bir uygulamayı yanlış bir yöntemle yapıldığı için yanlış söylemlerle iptal ettirdiler. Aslında hem performans değerlendirmede hem de öğretmenlik kariyer basamakları uygulamasında amaç öğretmenlerin sorumluluklarına sahip çıkmalarını sağlamak ve sorumluluklarını yerine getiren ile getirmeyeni belirleyip bunları birbirinden ayırmaktır.
Bu doğru yapılabilirse ömür boyu aynı işi aynı şekilde yapmanın insanlarda oluşturduğu ataleti kırması ve öğretmenlerin önüne bir hedef koyarak ona ulaşmak için çaba ve gayret sarfetmesini sağlayacak bu sayede ise performansını artırma ihtimali olan bir uygulamayı, yöntemdeki eksikler ve iş yapmak istemeyen insanların art niyetlerinden dolayı, iptal edilmesini istemek sendikaların varoluş amacına en başta tezat teşkil etmekte, sonra da öğretmenlik mesleğinin gelişimine zarar vermektedir.

İstenilen eğer yetkinlik ve yeterliliğe dayalı bir kariyer sistemi oluşması ve bunun da doğru ve adil bir şekilde uygulanarak öğretmenlik mesleğinin niteliğini ve cazibesini artırmak ise, bir şekilde değerlendirme yapılmak zorunda. Bu değerlendirme standart olsun belli sürelerle herkese bir kariyer basamağı ilerleme hakkı verilsin demek, mevcut uygulamadan hiç farklı değil. Sadece belli süre çalışan öğretmenlerin, öğretmenliği boyunca ne yaptığına bakılmaksızın terfi ettirilmesi anlamına gelmektedir. Ancak mantıken öğretmenlik kariyer başmaklarının uygulama gerekçesine tamamen zıt olan bir yaklaşımdır bu. Çünkü meslekte nitelik konusunda bir iyileşmeyi sağlamak bu şekilde mümkün olmaz. Kısa bir süre içerisinde bu şekil bir yaklaşım derece ve kademe yükselmesi gibi standart bir prosedür haline dönüşür ve asıl amacımız olan eğitimde niteliği artırma amacına bir katkı sağlamaz.

Aşağıda iki grafik paylaşıyorum.


Grafiklerden birincisinde kariyerde yükselmek için AB ülkelerindeki öğretmenlerin sorumlulukları verilmektedir. Bu grafiğe göre AB ülkelerinin yarısında (eğitimde iyi olan ülkeler) kariyer basamaklarında ilerlemek için en az bir değerlendirme yapılmaktadır. Bu değerlendirme sayısı bazı ülkelerde birden fazladır. Diğer yarısında ise kariyer başmakları bulunmamaktadır. Kariyer basamakları bulunan ülkelerde değerlendirme kriterlerinin ise şunlar olduğu görülmektedir:
1) Olumlu bir değerlendirme (Üstleri tarafından yapılan)
2) Mesleki deneyim süresi
3) Belirli yeterliliklerin gösterilmesi
4) Özel mesleki gelişim
5) Araştırma faaliyetleri
6) Sürekli Mesleki Gelişim (SMG) kurslarını çalıştırmak ve tasarlamak
Grafiğe bakıldığında bir ülkede altı kriter, bir ülkede beş kriter, sekiz ülkede dört kriter ve diğer ülkelerde de üç ve iki ayrı kriter ile değerlendirme yapılarak kariyer basamakları belirlenmektedir. Bu tablodan şu anlam çıkmaktadır. AB ülkelerinin yarısında öğretmenlik kariyer basamakları bulunmaktadır ve öğretmenler farklı sayıda değerlendirme kriterine tabi tutularak mesleki kariyerlerinde ilerleyebilmektedirler. Ancak AB ülkelerinin bir kısmında ise şimdiye kadar Türkiye’de olduğu gibi düz kariyer sistemi uygulanmakta ve öğretmenlik tek bir mesleki kariyer olarak sürdürülmektedir.
Yine AB ülkelerinde öğretmenlere yüklenen görevleri gösteren ikinci tabloya bakıldığında öğretmenlerin Mentorluk yapmak, sınıf dışı pedagojik/metodolojik roller ve yönetim rolleri olmak üzere üç ayrı alanda sorumluluk aldıkları görülmektedir.
Bahsettiğim iki tablo bize şunu gösteriyor. Eğitim konusundaki uygulamalar, teoriler, kanunlar ve mevzuat konusunda örnek aldığımız ve yararlandığımız AB ülkelerinde öğretmenlik kariyer basamakları yaygın bir şekilde uygulanmaktadır. Uygulanan ülkelerin hepsinde de öğretmenlerin kariyerde ilerlemek için birden fazla alanda sorumluluk ve görevleri bulunmakta ve bu görevleriyle ilgili bir takım değerlendirmeler yapılmaktadır.
Yani rutin bir süreç sonunda sadece süreye bağlı olarak öğretmenlere kariyerlerinde ilerleme imkânı sağlayan ülke bulunmuyor AB’de. Dünyadaki diğer örneklerinde de durum farklı değil.
Hep AB den örnekler verip durma diyenleri duyar gibiyim.
Aslında anlatmak istediğim şey şu.
Bu eğitim işini iyi yapmak istiyorsak, bir şekilde öğretmenlere dokunacağız. Çünkü bütün iyi örnekler bunu gösteriyor.
Ancak Türkiye’de şimdiye kadar “öğretmenlik meslek kanunu çıksın, öğretmenlerin de mesleklerinde terfi ve ilerleme hakkı olsun” diyen bütün çevreler, şimdi öğretmenlik kariyerlerinin belirlenmesi için yapılması düşünülen ancak uygulama konusundaki eksikleri olan yöntem yüzünden, hiçbir değerlendirme olmadan öğretmenlere çalıştığı süreye bağlı olarak yükselme hakkı verilmesini istiyor. Bu isteği de herkes farklı şekillerde gerekçelendirerek açıklıyor.
Geldiğimiz noktada, ortaya çıkan söylemlere bakarak ben şu sonuca varıyorum.
Daha önce öğretmen performans değerlendirme sistemiyle ilgili de aynı şey olmuştu.
Performans değerlendirme yöntemi yanlış olduğu için öğretmenler yöntemin değiştirilmesini değil, performans değerlendirmenin yanlış olduğunu söylemiş, bunun için siyasete baskı uygulamış ve performans değerlendirmeyi iptal ettirmişlerdi.
Aynı şey bu gidişle yine gerçekleşecek. Yanlış yöntemle iyi bir şey yapmaya çalıştığınız zaman, yaptığınız iyi şeye değil, kullandığınız yönteme bakarak, yaptığınız şeyin de yanlış olduğunu düşünüyor insanlar.
Şimdilerde öğretmenler uzman öğretmen olmak için kendilerine sunulan içeriğe ve sınava karşı bir tepki içerisindeler. Ancak tepkiler başladıktan sonra başka bir yöne evrilmeye başladı.
Başlangıçta uzman öğretmen olmak için bakanlığın sunduğu içeriğin yetersizliği ve niteliksizliği konuşulurken sonradan olay “uzman öğretmen olmak için öğretmenleri sınava sokmaya ne gerek var”a dönüştü. “Uzman mısın değil misin diye öğretmenleri sınava almanın yanlış” olduğu ve “öğretmenlere güvenmemek” anlamına geldiği gibi gerekçelerle de süslenerek taraftar toplayan bu düşünce şu anda yüksek sesle dillendirilmekte ve muhtemelen de karar vericilere bu konuda talep ve baskılar yapılmaktadır sınavların kaldırılması için.
Ancak bu noktada unutulan bir şey var
Öğretmenlere kariyer uygulamasında tek amaç öğretmenlerin düz bir kariyerle başladıkları gibi öğretmen olarak emekli olmaları yerine, kademe kademe yükselmelerini sağlayarak, her kademede kendilerini mesleki ve bireysel anlamda geliştirmelerini de teşvik etmek ve bu sayede eğitimin niteliğinde bir iyileşme sağlamaktır.
Geldiğimiz noktada sanırım öğretmenler ikinci amacı gözardı ediyorlar. Bir kısmının da çok umurunda değil sanırım.
Çünkü sadece kendi çıkarını düşünüyorlar (bütün öğretmenler üzerine alınmasın, yukarıda bahsettiğim bir kısmını kastediyorum).
Kendileri mesleklerinde ilerlemek istiyorlar ve bunu zorlaştıran bir uygulama var.
O halde bu uygulama değiştirilmeli.
Değiştirmek için de ne gerekiyorsa yapılıyor.
Ama sistem de düzelmeli, eğitim de iyileşmeli.
Bunun önemli bir ayağı da (hatta en temel ayağı) öğretmenler ve öğretmenlerin yeterlilikleri
Yalnız bunu açıktan hiç kimse söyleyemiyor.
Öğretmenlere kendilerini geliştirmelerini sağlamanın nasıl olacağı ve bu konuda ne yapılacağı çok da gizli ya da zor bir şey değil.
Öğretmenlerin mesleki gelişimlerini sağlamak için bireysel anlamda çaba göstermesi, bireysel çaba göstermeyenlerin ise sistem tarafından zorlanarak kendilerini geliştirmeleri ve atalete kapılmamalarını sağlayacak bir işleyişin kurgulanması gerekiyor.
Bunun bir parçası olan kariyer basamakları uygulamasını boşa çıkartacak, sadece öğretmenlerin çalıştığı süreye bağlı olarak terfi etmesini sağlayacak bir hale dönüştürmek hiçbir şekilde iyi niyetle ve öğretmenlerin hakkı olarak ifade edilemez.
Her meslekte olduğu gibi daha iyi ve daha çok çalışanların yükselmeleri ve daha az ve daha kötü çalışanlardan ayrılmaları ancak adil, doğru ve güvenilir bir değerlendirme ile olabilir.
Bunu sağlamak için de insanların talepte bulunması oldukça doğaldır.
Ancak performans değerlendirmede de olduğu gibi
Öğretmenlerin değerlendirilmeye karşı çıkması
Ben hiç kimseye güvenmiyorum ama herkes bana güvenecek anlamına gelen düşüncelerle, çalışan ve çok zorluklarla görevini yerine getiren öğretmenlere büyük haksızlıktır aslında.
Sonuç olarak hem performans değerlendirme hem de öğretmenlik kariyer basamakları, öğretmenler için ve eğitim sistemimiz için son derece önemli ve vazgeçilmemesi gereken eğitim politikalarıdır.
Öğretmenlerin veya başkalarının işlerine gelir ya da gelmez, önemli olan burada öğretmenlerin işine gelmesi değil, eğitime ne katkısının olacağıdır.
Bir işin yanlış şekilde yapılması o işi yanlış yapmaz. Yanlış yöntemlerle uygulandığı için ya da uygulamada eksiklikler olduğu için bu politikalardan vazgeçilmemelidir.

Bir yanıt yazın